Ali KEMAL ERDEM
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte geçmişte kapalı kutu olan kimi yerlerden daha fazla görüntü kamuoyunun önüne düşmeye başladı.
Bu yerlerin başında Türkiye’deki eğlence sektörünün bir parçası olan pavyonlar geliyor.
Pek çok filme de konu olan pavyonlar yıllarca kabadayı kültürünün de hakim olduğu mekanlar olarak tanımlandı.
Pavyon denince akıllara ilk gelen şehir ise Ankara.
Türkiye’nin başkentinin kendine özgü bir pavyon kültürü var.
Geçtiğimiz günlerde bir Ankara pavyonunda dans eden Ukraynalı genç bir kadın, güzelliği ve yaşının küçük olup olmadığı tartışması nedeniyle günlerce sosyal medyada gündem oldu.
Yine Ankara pavyonlarındaki kimi diyaloglar veya eğlencelere dair görüntüler de sosyal medyada ciddi izlenme oranlarına ulaşıyor.
Eğlence anlayışı yıllar içinde değişime uğrarken geçmişin bir parçası olan pavyonların halen bir şekilde tercih edilir olmasının en büyük nedeni kendine özgü yanlarının bulunması.
Birçok insanın yadırgayacağı bu tarz kimileri için gündelik hayatını etkileyebilecek kadar vazgeçilmez olabiliyor.
Bu yönünden dolayı Ankara pavyonları 2020 yılında ilginç bir teze konu oldu.
PAVYON KÜLTÜRÜNÜN AİLE HAYATINA ETKİSİNİ ARAŞTIRDI
Sosyolog Coşkun Sağlık tarafından hazırlanıp Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı’na sunulan “Pavyon Kültürünün Aile Hayatına Etkisi” adlı yüksek lisans çalışması pavyonlara dair az bilinen, detaylı bilgiler içeriyor.
Sağlık, bu tez ile sosyoloji alanında bilim uzmanı unvanını aldı. Şu anda Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Sosyoloji Anabilim Dalında Doktora öğrenimine devam eden Sağlık’ın araştırma alanları arasında “Aile Sosyolojisi, Eğlence Sosyolojisi, Kültür Sosyolojisi, Göç Sosyolojisi ve Dezavantajlı Gruplar Sosyolojisi” yer alıyor.
Kendisine ulaştığımız Sağlık, araştırmasının bir yılı veri toplama süreci (araştırma sahasında gözlem ve görüşmeler) olmak üzere toplamda 1,5 yıllık çalışmanın sonucu olduğunu belirtti.
KİMİ ZAMAN KAVGAYA VARAN TARTIŞMALARA GİRMEK ZORUNDA KALDI
Sağlık, araştırmanın katılımcılarına ulaşmanın zor olmasından dolayı sahada birçok sorunla karşılaşıldığını söyleyerek, bunları şöyle anlattı:
“Örneğin pavyonda çalışan konsomatrisleri görüşmeye ikna etmek, pavyonlara girip konu hakkında işletmecilerle görüşme yapmak, bazı müdavimlerin sorulan soruları yanlış anlayıp kavgaya varan tartışmalara girmesi, ayrıca müdavimlerin evli oldukları eşlerine gizlilik çerçevesinde ulaşmak gibi sorunlarla karşılaşılmıştır. Özellikle müdavimlerin eşleri kocalarından gizli mülakat verdikleri için bu kişileri mülakata ikna etmek, görüşme yer ve zamanını ayarlamak zorlu süreçlerde ilerlemiştir.”
1950’LERE KADAR SEÇKİN EĞLENCESİYDİ
Araştırma pavyonun tanımlamasıyla başlıyor.
3572 sayılı yönetmelikte, genellikle geceleri geç saatlere kadar faaliyet gösteren, gazino özelliği taşımakla birlikte kadınların konsomasyon yapabildiği müzikli-içkili eğlence yeri olarak tanımlanan pavyonlar, Fransızca “pavillon” sözcüğünden geliyor.
Türkiye’de eğlence hayatına 19. yüzyılın son çeyreğinde giren ve 1950’lere kadar daha çok elit kesimin devam ettiği, kaliteli ve pahalı gece kulüpleri için kullanılan pavyon bu tarihlerden sonra gecenin tehlikeli mekanları olarak anılmaya, daha çok kabadayı ve mafya tayfasının hüküm sürdüğü, illegal işletme mantığıyla işçilerin çalıştırıldığı yerler manasında kötü bir ün kazandı. Fakat araştırmada günümüzde denetimlerin sıkılaştırılması sebebiyle pavyonların bu illegal özelliğini yitirdiği, kapitalist düzenin sermaye mekanları olarak diğer eğlence biçimleri gibi sıradan bir işlerlik ve işlev kazandığına dikkat çekildi.
ANKARA’DAKİ PAVYON KÜLTÜRÜNÜN KÖKENİ KÖY ODALARINDAKİ EĞLENCELERE DAYANIYOR
Pavyon kültürünün Ankara gibi kimi İç Anadolu şehirlerinde daha fazla benimsenmesinin nedenine dair araştırmada şu iddia dile getirildi:
“Zamanında köy odaları dedikleri yerlerde erkeğin evlenmeden önceki gecede eğlendirildiği, çeşitli çalgılı müziklerle ve bol alkolle zaman geçirildiği, oyun havalarının çalındığı ve bir nevi bekarlığa veda tarzında partilerle kutlanıldığı eğlence anlayışı, zamanla evirilip Ankara’nın pavyon alemini oluşturduğu söylenmektedir.”
PAVYON MÜDAVİMLERİNİN AİLELERİYLE EN BÜYÜK SORUNU YALAN VE ALDATMA
Sağlık, araştırmanın amacının pavyon kültürünün aile hayatına etkilerinin pavyon müdavimleri, pavyon çalışanları ve kadın eşler ile görüşmeler neticesinde ortaya konması olduğunu kaydederek, araştırma kapsamına 17 katılımcı ile derinlemesine görüşmeler yapıldığını söyledi.
Sağlık, bu 17 kişinin de beşinin pavyon müdavimi, ikisi işletmeci, beşinin müdavimlerin eşleri, biri pavyon sanatçısı, dördünün de konsomatris olduğuna dikkat çekti.
Sağlık, araştırmada elde edilen genel bulgulara göre pavyon müdavimlerinin aileleriyle yaşadıkları en büyük sorunların “yalan söyleme ve aldatma”, “maddi sorunlar” ve “aileye zaman ayırmama” gibi problemler olduğunun ortaya çıktığını kaydetti.
KUMA GETİRME SORUNU DA VAR
Özellikle müdavimlerle ve müdavim eşleriyle yapılan görüşmelerden, bu tarz ailelerde kuma getirme dahil her türlü sorunun yaşandığının görüldüğü kaydedilirken, “Ayrıca işletmecilerin ve pavyon sanatçısının ise özellikle ailelerine zaman ayırma konusunda sıkıntılar yaşadıkları tespit edilmiştir” denildi.
KONSOMATRİSTLERİN ÇOĞUNUN AİLESİ BİLİYOR, PARASI İÇİN SUSUYORLAR
Araştırmada konsomatrislerin pavyonda çalışma durumunu ailelerinin çoğunun bildiği fakat parası iyi olduğu için sustukları ve yakın çevrelerinden saklamaya çalıştıkları, konsomatrislerin ailelerinin çoğunun sorunlu veya dağılmış aileler olduğu, konsomatrislerin çoğunun maddi olarak ailelerine destek verdikleri, ortaya çıkarıldığı da kaydedildi.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ DAHİL 18 YAŞINA KADAR İNDİ
Araştırmadaki en önemli tespitlerden biri de “Kısa yoldan para kazanmanın yolu olarak görülen konsomatrisliğin son zamanlarda üniversite öğrencileri dahil genç kadınlar arasında (18 yaşına kadar inmiştir) yaygınlaştığı” yönündeki iddia.
KAZIKLANMAK PAVYONA GİDENİN KAÇINILMAZ SONU
Sağlık, araştırmasında Ankara pavyonlarına dair “Ankara’da pavyon denince ilk akla gelenin argo tabirle kazık hesapların ödenme mevzusudur” diye başladığı sözlerine şöyle devam etti:
“Zaten daha önce de belirtildiği gibi pavyonun pahalı mekan olma özelliği eski bir tarihi geçmişe dayanmaktadır. Fakat Ankara pavyonlarında bu pahalı mekan olma özelliği tamamen sömürü düzenine dayanan, kuralı ve üslubu olmayan bir tarzdadır. Pavyona giden erkeklerin en çok muzdarip olduğu husus da budur. Ama en nihayetinde vazgeçemedikleri eğlence anlayışı da yine pavyondaki eğlence tarzıdır. Ayrıca Ankaralı olmak kaşık havasını sevmek ve bilmek demektir. Zaten Ankaralıların düğünlerinde çalan oyun havalarının neredeyse hepsi kısmen pavyonlarda da çalınmaktadır. Yani pavyon Ankara’da yerel bir özellik kazanmıştır.”
ANLATIMLARLA PAVYON ALEMİNİN ŞEMASINI ÇIKARDI
Sağlık’ın araştırmasında en dikkat çekici detaylardan biri “Pavyon Alemi Şeması.” Görüştüğü kişilerden aldığı bilgiler ile alemin içindeki belli başlı aktörlerin şemasını çıkarmış.
Sağlık’ın şemasında Ankara pavyonlarının gece aleminde öne çıkan üç tip erkekten bahsedilebileceğini kaydederek bunları, “Birisi eşek (para harcayan tip), birisi değnekçi (konsomatrisin alemdeki koruyucusu), birisi de polis” olarak sıraladı.
“YOLUNACAK TAVUK OLARAK GÖRÜLÜYORLAR”
Araştırmada “Eşek” tiplemesinin ne olduğu “Bu kişiye bu şekilde hitap edilmesinin sebebini oraya gelen kişilerin hunharca para harcamasına ve açıkçası bu kişilerin sırtından mekanın ve konsomatrisin para kazanmasına bağlayabiliriz. Bu tip pavyona sürekli gidip para harcayan kişileri üçe ayırabiliriz: köylü ve işçiler, köylü veya işçi kökenliler, bir de pavyon kültürünün ailede ve toplumda yeniden üretilmesiyle bu kültürün mirasçısı olarak yetişen bireyler. Bu üç erkek tipinin de ortak noktası muhafazakâr bir yapıya veya geçmişe sahip olmalarıdır” denerek bu işletmeci ve konsomatrisler tarafından enayi, salak ve yolunacak tavuk olarak görüldüğü iddia edildi.
PARASINI BATIRANLARA ÖZEL ŞARKILAR ÜRETİLMİŞ
Bu kişilere dair pavyon ortamlarında üretilmiş “Ali Dayı, Ali Dayı bir gece de yedin tarlayı dayı”, “İki göbek attın tarlayı sattın, traktör gitti Fuat Abi” şarkılarda görüldüğü gibi aslında bu kişilerin fütursuzca harcamaları alay konusu yapılarak enayi oldukları yani eşek olduklarının ima edildiği belirtildi.
MÜDAVİMLER ARASINDA GALERİCİLER, MÜTEAHHİTLER DE VAR
Köylü ve işçiler dışında bir de bu kökenden gelen ve sonradan zengin olmuş kişilerin yani patronların da pavyonun müdavimleri arasında olduğu belirtilerek, “Bu müdavimler, pavyonların sermayesinin büyük çoğunluğunu oluşturan meblağların kaynağı durumundadırlar. Genellikle esnaf, galerici ve müteahhitlerden oluşmaktadır. Her ne kadar işçi ve köylülere göre parasal durumları daha iyi olsa da onlarla aynı kültürün ürünleri oldukları için eğlence anlayışları da aynı olmaktadır” diye anlatıldı.
KONSOMATRİS KADINLAR DA ÜÇE AYRILIYOR, HERKESİN GÖREVİ AYRI
Konsomatris kadınlar pavyon aleminde çalıştıkları işin niteliğine göre üçe ayrıldığının belirtildiği araştırmada bunlar şöyle sıralandı:
“Birinci tip olan muhabbetçi kadınlar sadece müşteri ilk geldiğinde onlarla yeterince içki içerek ve muhabbet ederek hem kendisine hem işletmeye para kazandırma işlevini üstlenmektedirler. Müşteriyi iyice sarhoş ettikten sonra saat gece 1, 2 civarı bu konsomatris tipinin müşteriyle işi bitmektedir. Çünkü müşteri iyice sarhoş olduktan sonra artık tamamen cinsel içerikli muhabbet ve hareketler başlamaktadır. Bunu bilen muhabbetçi kadın, müşteriyi yalnız bırakarak diğer bir konsomatris tipi olan açık konsçuya meydanı bırakmaktadır. Açık konsçu ise müşteriyle cinsel içerikli muhabbetleri ve temasları yapmaktadır. Gecenin sonunda ise müşteri iyice kıvama geldikten sonra artık gece seks yapacağı bir kadın istemektedir. Bu sırada ise açık konsçu müşteriden ayrılmakta ve yerini uçuşçu denilen tip almaktadır. Uçuşçu ise erkeği alıp seks yapmak için mekandan ayrılmaktadır. Gazinolar bu sistem üzerinden müşteriyle temas kurmakta ve bu yöntemle çalışmaktadır”
“LAN LUN DİYENİ DE VAR ADAM GİBİ İÇKİSİNİ İÇİP GİDENİ DE”
Araştırma kapsamında Sağlık’ın görüştüğü bir konsomatris kadın ise müşterileri şu şekilde içe ayırdı:
“Biri gelip ‘lan lun hayt huyt’ yapanlar kabadayılar var. Biri gerçekten gelip adam gibi içkisini içip kadınla kızla işi olmayanlar var. Bir de sadece kadına gelenler var. Konsomatris kadın müşteri profillerinin zenginler, tarla sahipleri, hayvancılık işiyle uğraşanlar, müteahhitler, galericiler, illegal iş yapanlar olduğunu genelde gelenlerin de bu tip insanlar olduğunu, bunların sürekli geldiğini kaydederek, “Bir de hafta sonları da Cuma Cumartesi de atıyorum haftalığını ya da aylığını alanlar geliyorlar. Normal işçiler geliyor ama onlar kadar para harcamıyor” dedikten sonra en ilginç iddiasını şöyle anlattı:
SAVCILAR HAKİMLER DE GELİYOR AMA ARKALARDA OTURUYORLAR
“Savcılar ve hakimler de geliyor ama böyle en diplerde oturuyor. Birisi görür mü falan diye. Nadiren geliyor. Polisler çok gelir mesela. Acayip kons yaparlar (kadını masaya çağırma). Uygulama (pavyonu denetim) olunca hayt huyt yaparlar.Uygulama bitince ‘Merhaba Tuanacığım’ gibi. Kulüp sahipleri çok geliyor. Kumarhane işletenler. Yani havadan gelen para. Dışarıdan tefeciler falan filan onlar geliyor. Emlakçılar da çok geliyor. Mesela bir iş bağlar, bir ev satar. Der ki ev sahibine beni eğlendir bak ben sana şu fiyata ev buldum. O ev sahibiyle birlikte gelir yine en kötü harcadıkları 4-5 bin lira para. Onların bize faydası olur.”
patronlardunyasi.com