Caner Almaz’ın Duvarlar romanı 2025 NDS Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü

Everest Yayınları'ndan 2024 yılında yayınlanan, Caner Almaz'ın ikinci romanı Duvarlar, İstanbul Özel Notre Dame de Sion Fransız Lisesi mezunları tarafından düzenlenen ve edebiyat dünyasının saygın yıldızlarından 2025 NDS Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.


0
Haber Merkezi

12 Eylül öncesi, 1970’ler Türkiye’sinin üniversitelerinin merkezinden anlatan Duvarlar, düz yazı içeren roman, öykü, öykü, günlük, biyografi, masal, deneme gibi türlerden oluşan ve Türkçe olarak 2022 ile 2024 arasında yazılmış kapsamlı eserlerle birlikte 2025 NDS Edebiyat Ödülü için aday gösterilirken; yine aynı yayınevinden çıkan Gamze Güller’in Zürafanın Bildiği ve Vildan Külahlı Tanış’ın Çizgide Bir Kukla kitaplarının da yer bulduğu altı finalist arasından birinci sınıf ödüllere sahip olduğu görüldü.

Sayfa: 272

“UMUTLARIN GEÇMİŞİ…”

Caner Almaz, ilk romanı Yaşamaklar’da, kırılgan bir inançla birleşen tutunan Kenan ve Füsun’un “hayatı atlatma” çabasına ortak demişti okurunu. Şimdi Duvarlar; hikâyesinin başına, sahnenin gerisine, 1970’li yıllara uzanıyor.

Bir kuşak önce, yakın tarihimizin acıları arasında kendi süreçlerini yürüyüp kendi seçimlerini yapan Halil, Birgül, Aysel ve Oğuz’un omuzlarındaki yüklerinde incelikli ama serinkanlı bir üslupla ses veren Caner Almaz, aşk, dostluk, dayanıklı, idealler ve ihanetle sınanan günün bir kuşağın hesabını anlatıyor: “Umutların geçmişini biriktirebildiği mi?”

“İNSANIN EVİ MUTLU OLDUĞU YERDİR”

“Paketten birer sigara daha ucuza. Evin kapısına bakıyorum: Boyası, cilası kavlamış. Damı rutubetten kabarmış evi izliyorum. Ev diyorum, insan mutlu olduğu yer. Birkaç saat önce evsizdim, şimdi huzurla rutubetli dama bakıyorum. İnsanın evi Halil, mutlu olduğu yer.”

YAŞAMAKLAR

Sayfa: 176

İNSANLARIN HAYATINI ANLATMAK

Aynı düşüncelerle aynı yöne bakarken aynı şeyleri görürken bile yalnızlığın yetersizliğinden kurtulamayan Kenan ve Füsun, geçmişin kırıklarını onarıp hayat çatlaklarını kırılgan bir inançla doldurmaya çalışırken birinde teselli bulamanın çaresizliğiyle yüzleşiyor.

Berikinin hikâyesinden sızan acı ötekinin ayağına dolanıyor; Ötekinin ruhu kemiren hasret berikinin kanadını kırıyor. Sevmek henüz bilmiyor; koca dünya bir ev, iki eksik bir tamam bilmiyor: Onun tanrısı bir gün su altında kalıyor.

Caner Almaz, beraber yürünen yolların, bugünün geçmişi arayanların, herkesten çok biriyle konuşanların, hevesleri korkularında boğulanların, mağdur edildiğince zalimleşip bağışladıkça kendine kalanların hikâyesine taze bir nefes katıyor ilk romanıyla: “Nasıl oluyor bu yaşıyorlar, insanların hayatı nasıl atlatılıyor?

Kitaptan bir alıntıyla devam edelim;

“İÇİM AĞRIYORDU”

“İçim ağrıyordu, bunu kimseye anlatamazdım. İş çıkışı anneme uğradım. Yatağında bir tüy gibi, hareketli narinler vardı. Baş ağrılarından şikayet etti. ‘Anne,’ dedim, ‘Füsun gitti.’ Bana uzun süre baktı. Öyle muameleyle baktı ki ağladım. ‘Gitmemiştir, bir yerde saklanmıştır.’


Like it? Share with your friends!

0

What's Your Reaction?

hate hate
0
hate
confused confused
0
confused
fail fail
0
fail
fun fun
0
fun
geeky geeky
0
geeky
love love
0
love
lol lol
0
lol
omg omg
0
omg
win win
0
win
bilim

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir