Belgeselci ve spor tarihçisi Fethi Aytuna, Türkiye spor tarihinde anlatılmamış çok sayıda hikayenin bulunduğunu görerek oluşturduğu internet bloğuyla bir zamanlar manşetlerden inmeyen sporcuları gelecek nesillerle tanıştırıyor.
Çeşitli televizyon belgesellerinde editörlük yapan, bu süreçte eski futbolcu portrelerinden oluşan kitapları ve Türkiye basketbol tarihine ilişkin araştırmalarıyla tanınan Fethi Aytuna, araştırmaları sırasında internette “kopyala yapıştır” yöntemiyle yayılan yanlış ya da eksik çok sayıda bilginin bulunduğunu fark etti.
Bu yanlışlara elinden geldiğince “dur” diyebilmek için bir internet bloğu kuran Aytuna, hayatta olan sporcularla ve yaşamını yitiren sporcuların yakınlarıyla röportajlar yapmaya başladı.
Başta futbol olmak üzere farklı branşlarda başarılarıyla tanınan portreleri aktaran Aytuna, 200’ü aşan röportajı, “dinyakos.com” adlı bloğunda yayınladı.
Aytuna, “Taçsız kral” Metin Oktay, Süper Lig’in ilk golünü kaydeden İzmirsporlu Özcan Altuğ, Göztepe’nin stadına ismi verilen Gürsel Aksel gibi isimlerin yakınlarıyla yaptığı görüşmeleri ve bulduğu bilgileri sitesinde aktarırken, vefatından önce konuştuğu Turgay Şeren, hakemler Hilmi Ok ve Doğan Babacan ile röportajlarını paylaştı.
“Hatırı sayılır bir arşiv oldu”
İzmir’de hayatını sürdüren Aytuna, AA muhabirine yaptığı açıklamada, spor tarihi konusunda Türkiye’nin istenen noktada olmadığını söyledi.
Başarılarıyla adından söz ettiren ancak tarihi belgelerde adı yer almayan sporcular ve spor olaylarının yanı sıra yanlış bilgilerin de azımsanmayacak kadar çok olduğuna işaret eden Aytuna, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlar çoğala çoğala gidiyor ama bilgiler yanlış bir şekilde kalıyor maalesef. Çok yanlış ve eksik bilgiler olduğunu gördüm. Bazı futbolcular, antrenörler, spor olayları hakkında hiç bilgi olmadığını gördüm. Bunun üzerine bunları derinleştirmeye karar verdim. Bunun da en sağlıklı yolu, hayattaki sporcularla, spor insanlarıyla görüşmek olduğu için ben de bu yöne ağırlık verdim ve bunun için bir blok kurmaya karar verdim. Yaptığım görüşmeleri, röportajları burada yayınlamaya başladım. Epey yazı oldu. Gittiğim sporcularla görüşürken onların arşivlerindeki fotoğraflarını, bilgisayara aktardım. Burada da hatırı sayılır bir arşiv oldu. Onları da aynı şekilde aktarmaya çalışıyorum.”
Bloğundaki röportaj sayısının 200’ü geçtiğini aktaran Aytuna, “Hala yazılmayı bekleyen futbolcuların röportajlarını düşünürsek tahmin ediyorum 250 civarı röportaj oldu. Fırsat buldukça görüşmeye devam ediyorum hayattaki futbolcularla. Hayatta olmayan futbolcuların da yakınlarını bulup, sporcu büyüklerinin hayatlarını anlattırıp, onları yazıya dökmeye çalışıyorum.” ifadelerini kullandı.
“Dinyakos kramponu”
Aytuna, blok adının Türk futbol tarihinde kramponlarıyla ünlü Dinyakos ustadan geldiğini anlattı.
Futbolcuların 1980’lerin başına kadar bugünkü gibi fabrikasyon, markalaşmış krampon giymediğini aktaran Aytuna, şöyle konuştu:
“Futbolcular, elle yapılan, birtakım kundura ustalarının imal ettiği ayakkabılarla oynuyorlar. Bunların da en meşhuru Dinyakos. 1940’lı yıllardan itibaren İstanbul Tarlabaşı’nda küçücük bir dükkanda Dinyakos isimli bir Rum ustanın imal ettiği ayakkabılar o kadar popüler oluyor ki Ankara ve İzmir’de oynayan futbolcular bile deplasmana geldikleri zaman bu ustanın dükkanına gelip ayakkabı siparişi veriyorlar. Mesela bir sonraki ay ya da iki ay sonra maça geldikleri zaman o siparişleri tamamlanıyor. O ayakkabılarla maç yapıyorlar.”
Aytuna, diğer illerde de böyle imalatçıların bulunduğunu ancak “Dinyakos”un adeta bir marka haline geldiğini belirterek, “Futbolcular ‘Dinyakos yaptırdım kendime.’ diyorlar. Dinyakos bir marka haline geliyor. Ben de bloğumu kurarken böyle tek kelimelik, geçmişi hatırlatan bir isim olsun istedim. Baktım daha önce yapılan röportajlarda ‘Dinyakos’ ismi geçiyor sık sık. Ben de bunu kullanmaya karar verdim.” dedi.